18/06/2013 by Zeynel Engin
Kavak ağacındaki balık
Objektif habercilik yapan bir medya kuruluşuna rastlamak gerçekten bazen kavak ağacının tepesinde bir balık bulmak kadar zor ve nadir görülen bir olay olabiliyor. Özellikle toplumların hassas oldukları dönemlerde birçok basın kuruluşu bilerek ve isteyerek provokatif haberler yaparak toplumu belirli bir kanala yönlendirmeye çalışıyor.
Bunun çok güzel bir örneğine bu Pazar akşamı şahit oldum. İstanbul’da Gezi Parkı eylemlerinde bizzat bulunan bir avukat arkadaşım soysal medya aracılığı ile Sözcü gazetesinin “Özel haber” imzasıyla yayınladığı bir haberini paylaştı. Bu habere göre hükümet yargı kararını beklemeden Gezi Parkı’nda ağaçları sökmeye başlamıştı. Haberde yer alan resimde 4-5 kamyon üzerinde taşınan genç ağaçlar saksılarda taksim meydanında bekliyordu. Haber detayında ise belediyenin bu ağaçları söktüğü ve saksılara yükleyerek taşıdığı ayrıntısı vardı… Yani haberi hazırlayan gazeteci arkadaş bizzat olayı görmüş ve kaleme almıştı.
Artık gazetecilik refleksi ile mi yoksa şüpheci karakterimden dolayı mı bilemiyorum bu haberin asparagas bir haber olduğundan şüphelendim. Zira ağaçlar yeni sökülen ağaçlara hiç benzemiyordu, çok küçüktüler ve köklerinde saksının ne işi vardı ?
40 dakika sonra Sözcü gazetesinin internet sitesini ziyaret ettiğimde haberin yerinde yeller esiyordu. Haber tüm siteden kaldırılmış, habere artık sadece eski web linkinden ulaşılabiliyordu.
Ancak Sözcü gazetesinin esas olarak yapmak istediği şey amacına ulaşmıştı. Onbinlerce kişi Sözcü’nün bu asparagas haberini kaynak göstererek sosyal medyada paylaşmış, zaten gergin olan toplum kolayca yeniden “gaza” gelmişti… Buna her biri belli bir eğitim düzeyine sahip arkadaşlarım da dahil…
Sözcü gazetesi aradan 1 saat geçtikten sonra ise daha önce söküldüğü iddia edilen ağaçların aynı resmini kullanarak “Düne kadar “Gezi Parkı’ndaki ağaçlar sökülecek, o kadar” diyen iktidar, halka şirin gözükmek için şimdi aynı yere ağaç dikiyor” başlığı ile bu seferde iktidarı neden ağaç dikiyor diye eleştirmeye başladı.
Emin Çölaşan, Uğur Dündar, Necati Doğru gibi yılların duayen! gazetecilerinin içinde bulunduğu bir gazete bu şekilde asparagas, masa başı ve ahlaksızca bir haber yaparsa ve Türkiye’de belli bir eğitim seviyesinde olan kişiler bile bu haberlere inanıp sırf mevcut hükümete muhalefet olmak için bunu sosyal medyada yayarsa ülkede kaos çıkmaması içten bile değil. Muhalif olabilirsiniz, en ağır ve en sert muhalefeti yapabilirsiniz ama bu şekilde ahlaksızca haber yaparak muhalif gazeteci olamazsın. Sadece provokatör gazeteci olabilirsiniz.
Yine aynı gazete AKP mitinginde zar zor 100 bin kişi var derken, hükümeti destekleyen farklı bir gazete ise Kazlıçeşme’de 1 milyon kişi olduğunu, başka bir gazete ise 2 milyon kişinin toplandığını iddia ediyordu. Al birini vur ötekine… Herkes olaylara kendi görmek istediği açıdan bakıyor… Pazartesi günü ise Boğaziçi’li akademisyenler Kazlıçeşme’deki katılımcı sayısının yaklaşık 300 bin olduğunu hesapladı ve tartışmalara son noktayı koydu.
Medya ve özellikle “internet gazeteleri “anında yaptıkları güncellemeler ile olayları anında iletirken “sosyal medyanın doğru okunması” için, gereken önem ve hassasiyeti de göstermek zorunda. Aksi takdirde kamu oyunu bilerek veya bilmeyerek yanıltabilirler, kitleleri yönlendirebilirler. İnternet sitelerinden propaganda ve asparagas haber yapabilirler. Bunun bir yaptırımı ve sorumluluğu olmalıdır diye düşünüyorum. Bu şekilde belli bir amaca yönelik hazırlanan yakan haberlerin basın özgürlüğü ile yakından uzaktan ilgisi olamaz.
Gazeteler hem objektif hem tarafsız olmak zorunda iken, köşe yazarları “taraf” olmak zorunda. Gazeteler tarafsız habercilik konusunda iddia ileri sürebilir, ama köşe yazarları sadece olaylara objektif bakabileceklerini iddia edebilirler, çünkü tarafsız köşe yazarı yoktur. Köşe yazarı “yorum” yapar. İşin içine yorum girdiği andan itibaren yazı bir fikri, bir duruşu ihtiva eder hale gelir. Haber ne kadar “yorumsuz” olmak zorundaysa, köşe yazısından beklenen, özellikle “yorum” içermesidir.
Peki Avustralya’da ki Türk medyasında durum nasıl diye sorarsanız buradaki her gazetenin de siyasi duruşları aşağı yukarı belli. Her ne kadar Türkiye’de ki kadar çok olmasa da burada da çok nadiren, bilerek ya da bilmeyerek bazı kasıtlı haberlerin, masa başı haberlerin yapıldığına şahit oluyoruz. Milliyet Australia olarak yayın hayatımıza başladığımız günden beri objektif ve doğru haberleri yayınlama gayreti içindeyiz. Köşe yazarlarımız kendi ideolojik görüşlerini belirli bir saygı çerçevesinde özgürce yazarken, biz bir taraf olmadan haberleri siz değerli okurlarımıza sunmaya çalışıyoruz. Bu gayretimiz sırasında zaman zaman çeşitli kesimlerden tehditlere varan eleştiriler alıyoruz. Bazen yaptığımız, bazen ise yapmadığımız bir haber konusunda tenkit ediliyoruz ancak “tüm toplumu kucaklama” amacıyla çıktığımız bu yolda inandığımız gibi ilerlemeye devam ediyoruz.
Bir cevap yazın