14/05/2013 by Zeynel Engin
Birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günlerde
Siyasetçilerin çok sık kullandıkları bir cümle vardır: “Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günlerde” diye başlarlar. Geçtiğimiz hafta NSW Parlamentosu’nda kabul edilen sözde soykırım kararının ardından Türk toplumunda oluşan hava, aynı bu sözleri ifade eder gibi oldu.
NSW Eyaleti’nde faaliyet gösteren Türk sivil toplum kuruluşları, farklı ideolojilere, farklı düşünce yapılarına sahip olmalarına rağmen yaşanan bu son gelişmeler ışığında farklılıkları bir kenara bırakıp, ortak bir paydada birleşme adına güzel bir adım attılar ve bu konuda çalışmalara başladılar. Bu Türk toplumu adına çok sevindirici bir gelişme. Umarım bu süreçte her dernek, her vakıf, her kurum yöneticisi mevcut “ego” larından sıyrılıp Türk toplumunun yararına olacak faaliyetler için elini taşın altına sokar.
Aslında bu veya buna benzer bir adımın yıllar önce atılması, tüm derneklerin bazı konularda beraber çalışması gerekirdi ancak milli hastalığımız olan “koordinasyon eksikliğimiz” nedeniyle bugüne kadar bunu başaramadık. Belki bazı adımlar daha önce atılmış olsaydı 1997 yılında kabul edilen Ermeni soykırım kararının, NSW Parlamento binasının içinde 6. katta bulunan Ermeni soykırım anıtının ya da geçtiğimiz yıllarda Fairfield’e dikilen anıtın önüne geçilebilirdi. Artık olan olmuş, geçmişe dönüp geçmişi değiştiremeyeceğimize göre geçmişteki hatalardan ders alıp geleceğe bakmanın zamanı.
Krizden korunma için faiz indirimi
Geçtiğimiz hafta Avustralya Merkez Bankası rekor bir seviyede faizleri indirdi. Bu ekonomi adına çok önemli bir adım. Avustralya, dünya ekonomisi içinde çok önde olmayan ancak hammade açısından çok önemli bir ülke. Sanayi ve endüstriyel tarım alanına giren birçok hammaddenin ihracatçısı. Faizlerin indirilmesi ile aşırı değer kazanan Avustralya dolarının değerinin düşürülmesi ve ihracat mallarının satışının arttırılması hedefleniyor. Bu sayede dolaylı yolla da olsa artan işsizlik oranının yeniden düşürülmesi hedefleniyor. İşçi Partisi’nin bu yeni ekonomik hamlesinin ne kadar işe yarayacağını ilerleyen aylarda göreceğiz.
Tam 14 sene oldu
Galatasaray, Feneri Kadıköy’de son yendiğinde;
1999 yılındaydık yani 20. yüzyıldaydık.
Türk Lirasında 6 tane sıfır vardı.
İkiz Kuleler yerindeydi.
6 Kasım faciası yaşanmamıştı.
Türkiye’nin en büyük acılarından olan 99 depremi olmamıştı.
Msn değil icq kullanılıyordu.
Ecevit Başbakandı.
Aykut Kocaman futbolcuydu
Messi, altyapı oyuncusuydu
Sabri Sarıoğlu daha çocuktu
Facebook, twitter daha piyasada yoktu.
Bu listeyi daha da uzatıp gidebilirsiniz. Tarihinin en kaliteli kadrolarından birini kuran Galatasaray, haklı olarak bu sene şampiyonluğu haftalar önce garantiledi. Türkiye ligi için 1 gömlek büyük bir kadroya sahip Galatasaray’ın şampiyon olması kimse için sürpriz değildi. Burak Yılmaz’ın ilk golünden sonra milyonlarca GS taraftarının “sanırım bu kez olacak” dediği adım gibi biliyorum ancak beklenen olmadı. Tarih yine tekerrür etti ve Galatasaray yine Kadıköy’den eli boş döndü. Maçtan sonra akıllarda kalan ve tarihe geçen olay ise Fenerbahçe’yi 14 senedir yenemeyen Galatasaraylı oyuncuların sahanın ortasında sevinmeleriydi. Neyin kutlamasını yaptıklarını ise kimse anlayamadı…
Anneler günüde annelerin yüreği yandı
Reyhanlı’da gerçekleşen hain terör saldırısı sonucu onlarca vatandaşımız hayatını kaybederken, Pazar akşamı oynanan FB-GS maçı sonrası 19 yaşında genç bir Fenerbahçeli taraftar kalbinden bıçaklanarak hayata gözlerini yumdu. Bu anneler günü bir sürü annenin yüreğine ateş düştü, hem de bir hiç uğruna…Ölenlere Allah’tan rahmet, geride kalan acılı ailelerine ise sabırlar dilerim.
Bir cevap yazın