Arz – talep dengesi

Geçtiğimiz hafta, Avustralya’da faaliyet gösteren bazı kebap üreticilerinin kalitesiz ve sağlıksız etlerden ürettikleri kebap konusunu işlemiş ve onları bu yola iten sebepleri ise bu haftaya bırakmıştık. Geçtiğimiz hafta içinde konuştuğum birçok kişi yazımda bahsettiğim problemler karşısında duydukları rahatsızlıkları dile getirdiler.

Kimisi konuya sağlık açısından yaklaşırken, kimisi dini açıdan, kimisi ise milli açıdan yaklaştı. Birçok kişi kalitesiz şekilde satılan kebapların Türk mutfağı ve Türk yemeklerinin imajını kötülediğinden bahsetti. Gıda sektöründe çalışan bir dostum Avustralya’da Fransız mutfağı denilince akıllara kalite ve lezzetin geldiğini, Türk mutfağını sadece kebap sektörünün temsil ettiğini ve ne yazık ki akıllara gelen imajın “sarhoş yiyeceği” olduğunu söyledi. Bence bu görüşlerin hepsi haklı. Peki ama kebap üreticileri ve bunları tüketiciyle buluşturan lokantaların bazıları neden bu şekilde çalışmaya devam ediyorlar ? Cevap son derece basit. Arz – talep dengesi. Mikro ekonominin bu en temel kuralı Sydney’de ki kebap sektörü içinde geçerli, New York’ta ki Sushi sektörü içinde.
Evrensel bir kural… İlk başta tüketiciler daha sağlıklı ve lezzetli ürünleri lokantalardan talep etmeli, daha sonra da lokantalar daha ucuz ürün yerine, sağlıklı ve lezzetli ürünü bu kebap üreticilerinden talep etmeliler… Bugüne kadar Sydney’de böyle bir talep olmamışsa demek ki suçu biraz da tüketicilerde aramak gerekiyor. Bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da Melbourne toplumunun Sydney’den bir adım önde olduğunu düşünüyorum. Melbourne’de satılan döner kebapların büyük çoğunluğu kıyma dönerden değil, et dönerden yapılıyor. Tüketiciler içinde ne olduğu belli olmayan bir şey yemek yerine et yemeği tercih ediyorlar. Bu yüzden lokantalarda kıyma döner daha ucuz olmasına rağmen yüksek maliyetli et döner satıyorlar… Demek ki oradaki talep bu şekilde bir piyasayı meydana getirmiş.
***
Bu hafta sonu Pazar günü Sydney yeni bir festivale ev sahipliği yapacak. Anatolian Turkish Festival adıyla bu sene 1. düzenlenen festival Sydney’in gözde turistik mekanı Darling Harbour’da Sydneyliler ile buluşacak. Daha önce aynı mekanda düzenlenen Yunan Festivaline konuk olmuş ve biraz kıskanarak, biraz imrenerek festival alanını gezmiştim. Yunan toplumu, Yunan kültür ve tarihini oldukça güzel bir şekilde Avustralya’da yaşayan farklı kültür ve ırktan kişilere tanıtma fırsatını bulmuşlar ve bunu oldukça iyi değerlendirmişlerdi… Umarım bu festival sayesinde bizde Türk mutfağının, Türk tarihini ve Türk kültürünü en iyi şekilde Avustralyalılara aktarma fırsatı bulabiliriz. Çevrenizdeki Türk eşiniz dostunuzdan ziyade farklı kültürlerden arkadaşlarınızı ve dostlarınızı bu festivale davet edin. Festivale katılan her Türk en az bir yabancıya güzel ülkemizi tanıtabilse ne mutlu…
***
Geçen hafta Türk medyasından :
Parlamenter sistem demek “demokrasi” demek değildir. Bu ülkede “cumhuriyet eşittir demokrasi” sanan birçok ahmak da vardır ama yanılıyorlar. Örnek, İngiltere. Yani, başkanlık sistemi de ille “dikta” demek değildir. Örnek, ABD. Başkanlık sistemi demek, ille “federasyon” demek de değildir. Üniter devlette de başkanlık sistemi uygulanabilir. Türkçe konuşalım, bugün başkanlık sistemine karşı çıkanlar bunu demokrasi aşkından değil, “Tayyip kazanır” diye istemiyorlar. Engin Ardıç

Bir cevap yazın

Your email address will not be published / Required fields are marked *